Denge sen büyüdükçe seninle birlikte değişen bir kavram. Çocuklukta tahterevallinin diğer ucunda kimin olduğunun pek önemi yoktur. Tek önemli olan diğer uçta birinin olmasıdır. Senden çok şişman veya zayıf olmadıkça fark etmez çünkü tek amaç dengede durabilmektir.
Çocuk, dengeyi kurabileceği arkadaşını bulduğunu anda hiç düşünmez zira çocuk için hayat oyunla yaşanır. Bu yüzden bir çocuk parkta ilk kez karşılaştığı akranına hemen güvenir, tahterevallinin diğer ucuna geçer. Dengeyi bozacağından hiç korkmadan oyuna, arkadaşına güvenir çocuk. Zaten oyunda ne kötülük olabilir ki!
İnsan ne zaman büyür işte o zaman tahterevallinin diğer ucunda kimin olduğuyla ilgilenir. Çünkü artık denge bir oyun değil hayatın kendisidir hatta savaş alanıdır. İnsan devamlı karşısındakini tartar biçer, hep güven arar. İnsan büyüdükçe dengeyi bir oyun olarak görmeyi bırakır, hayatin kendisi olarak görmeye başlar.
Oysa hayatın kendisi, sadece bir oyundur!
Dengeyi ararken yukarı aşağı salınan kollardan ibaret hayat, denge noktası aslında bir bitiş. Blogun hayırlı olsun, güzel fikir, güzel yazılar. 🙂
Başlangıç için çok güzel yorumlar, teşekkürler…
yeterince büyüdüğünde, yeterince yaşadığında, yeterince kırılıp döküldüğünde, yeterince yüzleşip acı çekip en sonunda kendini ve herkesi bağışlayıp öylece olduğun/oldukları gibi sevmeyi başardığında tek beklentin bir turgut uyar şiirinin en güzel mısralarında gizlidir…bütün evrene şöyle dersin : “ben tam dünyaya göreyim/ben tam kendime göreyim/benim dengemi bozmayınız”