Yasak ve tehlikelidir

Beyoğlu tramvaylarının olmazsa olmazı, çocuklardır. Tramvayın peşinden hızla koşup, neşe içinde bağırarak, korkusuzca tramvaya asılırlar. Arada bir “İnin aşağı. Yasak” diyenler çıksa da çocuklar aldırmaz.

Bu delikanlı ise artık tramvaya asılma yaşını geçmiş, merdivenlerde oturuyor. Çocukluğun cesareti gençlikle katlanırken, merdivenlerdeki oturuşu evinde hatta odasındaymışçasına rahat görünüyor. Hıza katılıp, yanından geçtiklerini – yanından geçenleri seyrediyor.

“Asılmak yasak ve tehlikelidir” uyarısına da arkasını dönmüş. Hoş, uyarı ona değil zaten, tramvaya asılanlara. “Elbette merdivenlere oturmak da yasak. Yazılı uyarıya gerek mi var?” diyen kuralkoyucular, her şeyi kurallara bağlamaya çalışırlar ama mutlaka bir boşluk bırakırlar.

Ve isyan, boşluk affetmez! Bazen neşeyle tramvaya asılır, bazen korkusuzca merdivenlerde oturur.

Denge

Denge sen büyüdükçe seninle birlikte değişen bir kavram. Çocuklukta tahterevallinin diğer ucunda kimin olduğunun pek önemi yoktur. Tek önemli olan diğer uçta birinin olmasıdır. Senden çok şişman veya zayıf olmadıkça fark etmez çünkü tek amaç dengede durabilmektir.

Çocuk, dengeyi kurabileceği arkadaşını bulduğunu anda hiç düşünmez zira çocuk için hayat oyunla yaşanır. Bu yüzden bir çocuk parkta ilk kez karşılaştığı akranına hemen güvenir, tahterevallinin diğer ucuna geçer. Dengeyi bozacağından hiç korkmadan oyuna, arkadaşına güvenir çocuk. Zaten oyunda ne kötülük olabilir ki!

İnsan ne zaman büyür işte o zaman tahterevallinin diğer ucunda kimin olduğuyla ilgilenir. Çünkü artık denge bir oyun değil hayatın kendisidir hatta savaş alanıdır. İnsan devamlı karşısındakini tartar biçer, hep güven arar. İnsan büyüdükçe dengeyi bir oyun olarak görmeyi bırakır, hayatin kendisi olarak görmeye başlar.

Oysa hayatın kendisi, sadece bir oyundur!