Dünya insanlara değil, ağaçlara kalacak

zeytin

Annem taşındı. Yeni evi, İzmir’in tam göbeğinde,10 daireli bir apartmanın zemin katında. Zemin kat olunca küçük bir bahçesi olması normal de, o bahçede bir zeytin ağacı olması bize hiç normal gelmedi. Taşındıktan sonra komşulara sorduk ama ağacın kim tarafından, ne zaman dikildiği bilinmiyor. Zaten zeytin de aralarında durduğu onca apartmanın hepsinden daha önce gelip oraya kurulmuş gibi duruyor.

Bahçede yediğimiz yemeklerin pek çoğuna konu oldu bu zeytin ağacı. Hele havalar biraz serinleyip taneler seçilmeye başlayınca, “Acaba zeytinleri toplasak mı? Sıktırsak mı? Yiyebilir miyiz ki…” diye çok konuştuk. Ama “Delice” dediğimiz yabani bir zeytin ağacı olmasından dolayı tanelerini toplayıp sıktırmanın çok zor olduğunu, ayrı bir ustalık gerektirdiğini öğrenince “Kendi yağımızı üretme” hayalimizden vazgeçtik.

Bu “Delice Zeytin”in ürününü almadığımız için bize hiçbir yararı yok gibi gözükse de yazın gölgemiz, kışın kuytumuz oluyor. Pek çok sohbetimizi lezzetlendiriyor. Ustası o ağaçtan ürün bile alabilir. Daha ne olsun? Zaten, deli de olsa zeytin ağacı sonuçta. Delisi, akıllısı, aşılısı, aşısızı hangi ağacın insana zararı olabilir?

İnsan öyle mi? İnsanın da akıllısı var delisi var. Ama insanın bir de iyisi – kötüsü var, ağacın tersine.

Ağaç seveni var, betonatapanı var. “Santral kuracaksak zeytin ağacı kesmenin zararı yoktur” diyerek ağacın canını bilmeyen de var, kırma zeytin yapmak için taşla vururken “Zeytinin canı vardır, incitmeyeceksin” diyen teyzeler de var.

İlle de ürün alacağım diye tutturursanız zeytinin delicesini aşılayıp, ürün alabilirsiniz ama kötü insanlara yapılabilecek bir şey de yok. İnsanı neyle aşılayacaksınız ki? Su çiçeğinin, kara hummanın, sıtmanın aşısını bulan insanlık bugüne kadar kendi kötülüğünün aşısını bulamadı. Delice zeytine aşı tutar, kötü insana aşı tutmaz.

Zeytine bir de ölüm tutmaz. Zeytinin canı olduğunu bilen o teyzeler, kesilenin yerine yenisini dikerler. Zeytin ağacı görmüş toprak da ne evi, ne damı, ne de termik santrali kabul eder. Kusar onu. Toprak da bilir zeytinin ölmez ağaç olduğunu. Toprak da çekinir, zeytinin dalındaki yaprağındaki kökündeki delilikten.

Belki de ölmeyip yüzyıllar boyunca insanların kötülüğünü, hırsını, acımasızlığını görünce kendinden sonra gelenler hayata katlanabilsin diye zeytinler, doğuştan deliliği genlerine işlemiştir.

Delisiyle, akıllısıyla zeytin ağaçları kaç asırdır sabırla bekliyor bu topraklarda. Kimisi Ayvalık’ta kimisi Torbalı’da, kimisi Soma’da kimisi de annemin zemin katındaki evinin bahçesinde. Ama sabrın da bir sonu var. Yüzyıllarca daha yaşayacak olan ölmez ağaçlar, insanların kendi kendini yok ettiğini görecek. Dünya insanlara değil, ağaçlara kalacak…

Not: Soma’dan iç sızlatan bu fotoğrafı kullanmama izin verdiği için Sevgili Sinan Doğan’a teşekkür ederim

Trackbacks

  1. […] Dünya insanlara değil, ağaçlara kalacak  devamı için […]

Yorum bırakın